EK SAYFA – 1390-2
31. MUSA'NıN VEFATI VE ONDAN SONRASI
حدثنا يحيى
بن موسى:
حدثنا عبد
الرزاق:
أخبرنا معمر،
عن ابن طاوس،
عن أبيه، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه قال:
(أرسل
ملك الموت إلى
موسى عليهما
السلام، فلما
جاءه صكه، فرجع
إلى ربه،
فقال: أرسلتني
إلى عبد لا
يريد الموت،
قال: ارجع
إليه، فقل له
يضع يده على
متن ثور، فله
بما غطت يده
بكل شعرة سنة،
قال: أي رب، ثم
ماذا؟ قال: ثم
الموت، قال:
فالآن، قال:
فسأل الله أن
يدنيه من الأرض
المقدسة رمية
بحجر). قال أبو
هريرة: فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (لو كنت
ثم لأريتكم
قبره، إلى جانب
الطريق تحت
الكثيب
الأحمر).
قال: وأخبرنا
معمر، عن
همام: حدثنا
أبو هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: نحوه.
[-3407-] Ebu Hureyre r.a. dedi ki: "Ölüm meleği
aleyhisselam, Musa aleyhisselam'a gönderildi. Melek ona gelince, gözü üzerine
bir tokat indirdi. Melek Rabbinin yanına dönerek dedi ki:
Sen beni ölmek istemeyen bir kula gönderdin. Yüce Allah buyurdu
ki:
Ona dön ve ona de ki: Elini bir öküzün sırtı üzerine koysun. Eli
altında kalan her bir kıl için ona bir sene ömür verilecektir. (Musa): Rabbim
sonra ne olacak deyince, sonra öleceksin, diye buyurdu. Musa:
O halde şimdi (öleyim), dedi. Yüce Allah'tan da kendisini Arz-ı
Mukaddese bir taş atım1ığı kadar bir mesafeye yaklaştırmasını niyaz etti.
Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu: Eğer arda olsaydım, o kırmızı kum yığınının alt tarafındaki yolun
kenarında bulunan kabrini size gösterecektim."
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري قال:
أخبرني أبو
سلمة بن عبد
الرحمن وسعيد
بن المسيب: أن
أبا هريرة رضي
الله عنه قال:
استب
رجل من
المسلمين
ورجل من
اليهود، فقال
المسلم: والذي
اصطفى محمدا
صلى الله عليه
وسلم على
العالمين، في
قسم يقسم به،
فقال اليهودي:
والذي اصطفى
موسى على
العالمين،
فرفع المسلم
عند ذلك يده
فلطم
اليهودي، فذهب
اليهودي إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فأخبره
الذي كان من
أمره وأمر
المسلم، فقال:
(لا تخيروني
على موسى، فإن
الناس
يصعقون،
فأكون أول من
يفيق، فإذا
موسى باطش
بجانب العرش،
فلا أدري أكان
فيمن صعق
فأفاق قبلي،
أو كان ممن
استثنى الله).
[-3408-] Ebu Hureyre r.a. dedi ki:
"Müslümanlardan bir adam ile Yahudilerden bir adam birbirine
ağır sözler söyledi. Müslüman -bir hususa dair yemin ederken- Muhammed'i
sallallahu aleyhi ve sellem alemlere üstün kılana yemin ederim ki, deyince
Yahudi de:
Musa'yı alemlere üstün kılana yemin ederim ki, dedi. Bu sefer
Müslüman elini kaldırıp, yahudiye bir tokat indirdi.
Yahudi, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına giderek kendisi
ile Müslüman kişi arasında olup biteni ona haber verdi. Allah Resulü şöyle
buyurdu:
Benim Musa'dan hayırlı olduğmu söylemeyiniz; çünkü (kıyamet güe)
bütün insanlar baygın düşecekler. Ilk ayılacak kişi ben olacağım. Bir de ne
göreceğim! Musa Arş'ın bir kenarından yakalamış. Bilemiyorum acaba o da baygın
düşenlerden birisi olup benden önce mi ayılmış olacak, yoksa Allah'ın baygın
düşeceklerden istisna ettiği kimseler arasında mı olacak?"
حدثنا عبد
العزيز بن عبد
الله: حدثنا
إبراهيم بن
سعد، عن ابن
شهاب، عن حميد
بن عبد
الرحمن: أن
أبا هريرة قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (احتج
آدم وموسى،
فقال له موسى:
أنت آدم الذي
أخرجتك خطيئتك
من الجنة،
فقال له آدم:
أنت موسى الذي
اصطفاك
برسالاته
وبكلامه، ثم
تلومني على
أمر قدر علي
قبل أن أخلق).
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(فحج آدم موسى).
مرتين.
[-3409-] Ebu Hureyre dedi ki: "Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Adem ile Musa birbirleriyle delil getirerek tartışmaya koyuldu.
Musa, Adem'e dedi ki:
Sen, günahınla kendini cennetten çıkartan Adem'sin, dedi. Adem
ona:
Sen Allah'ın risaletleri ve kelamı için seçtiği Musa'sın. Sonra da
kalkmış beni ben yaratılmadan önce üzerimde takdir edilmiş bulunan bir iş
dolayısıyla kınıyorsun, dedi.
Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem iki kere:
Böylece Adem, Musa'ya karşı (bağlayıcı) delil getirmiş oldu, diye
buyurdu."
Hadis ileride 4736,4738,6614 ve 7515 numara ile gelecektir.
حدثنا مسدد:
حدثنا حصين بن
نمير، عن حصين
بن عبد
الرحمن، عن
سعيد بن جبير،
عن ابن عباس
رضي الله
عنهما قال:
خرج
علينا النبي
صلى الله عليه
وسلم يوما، قال:
(عرضت علي
الأمم، ورأيت
سوادا كثير
الأفق، فقيل:
هذا موسى في
قومه).
[-3410-] İbn Abbas r.a dedi ki: "Bir gün Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanımıza çıkıp geldi ve şöyle buyurdu:
Ümmetler bana gösterildi. Ufku kaplayan bir kalabalık gördüm. İşte
bu (gördüğün kalabalık), kavmi arasında Musa'dır, denildi. "
Hadis 5705, 5752, 6472 ve 6541 numara ile gelecektir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Ölüm meleği aleyhisselam Musa aleyhisselam'a gönderildi.
Yanına gelince gözü üzerine bir tokat attı." Hemmam'ın, Ebu Hureyre'den
diye rivayet ettiği Ahmed ve Müslim'de yer alan rivayette şöyle denilmektedir:
"Ölüm meleği Musa'ya geldi ve ona: Rabbine icabet et, dedi. Musa ölüm
meleğınin yüzüne bir tokat attı ve gözünü çıkardı."
"Ölmek istemeyen" ifadesine Hemmam şu fazlalığı da
eklemektedir: "İşte gözümü çıkardı. Bunun üzerine Allah gözünü eski haline
getirdi." Ammar yoluyla gelen rivayette de şöyle denilmektedir:
"Rabbim, Musa kulun gözümü çıkardı. Senin nezdinde ki değeri olmasaydı ben
de ona karşı gelecek ve onu zor bir duruma sokacaktım."
"Allah'tan kendisini Arz-ı Mukaddese bir taş atımlığı kadar
bir mesafe yaklaştırmasını niyaz etti." Buna dair şerh ve açıklamalar
Cenaiz bölümünde geçmiş bulunmaktadır.
"Kırmızı kum yığınının alt tarafıında ... "
İbn Huzeyme der ki: Bazı bid'atçiler bu hadisi reddederek şöyle
demişlerdir:
Şayet Musa ölüm meleğini tanımış ise o, onu hafife almış
demektir. Eğer onu tanımamış idiyse neden gözünü çıkardığından ötürü Musa'ya
kısas uygulanmadı?
Buna cevap şudur: Allah Musa'ya ölüm meleğini gönderdiğinde tam
o sırada ruhunu kabzetmeyi murat etmemişti. Ölüm meleğini ona denemek üzere
göndermişti. Musa'nın ölüm meleğinin gözüne tokat indirmesi ise, ona iznini
almadan evine girmiş bir insan olarak görçlüğünden dolayıdır. Onun ölüm meleği
olduğunu bilmiyordu. Şeriat koyucu da müslümanın evine izinsiz bakan kimsenin
gözünü çıkarmayı mubah kılmıştır.
Melekler İbrahim'e ve Lut'a da insan suretinde gelmişler ve ilk
anda onları tanımamışlardı. Eğer İbrahim aleyhisselam melekleri tanımış olsaydı
onlara yiyecek ikram etmezdi. Şayet Lut aleyhisselam onları tanımış olsaydı,
kavminin onlara zarar vereceğinden korkmazdı.
Musa'nın ölüm meleğini tanıdığını varsayacak olursak bu bid'atçi
şahıs, melekler ile insanlar arasında kısasın meşru' olduğunu nerden biliyor?
Diğer taraftan ölüm meleğinin Musa'dan kısas isteyip de ona kısas
uygulanmadığını nereden çıkartıyor?
Hattabı, İbn Huzeyme'nin açıklamalarını özetledikten sonra
şunları da eklemektedir: Musa'nın onu kendisinden bu şekilde uzaklaştırmak
istemesi, tabiatı itibariyle hiddetli birisi oluşundandır. Diğer taraftan Allah
ölüm meleğine gözünü tekrar iade etti ki Musa da Ö meleğin Allah tarafından
geldiğini bu yolla bilsin. Bundan dolayı o vakit Musa'nın teslimiyet
gösterdiğini anlıyoruz.
Nevevi de diyor ki: Kendisine tokat atılanı sınamak amacıyla
yüce Allah'ın Musa'ya böyle bir tokat atma iznini vermiş olması da olmayacak
bir şey değildir. Başkası da şöyle demektedir: Ona tokat indirmesinin sebebi,
kendisini tercih yapmakta serbest bırakmadan önce ruhunu kabzetmek üzere gelişi
idi. Çünkü sabit olduğuna göre istediğini tercih etmekte serbest bırakılmadıkça
hiçbir Nebiin ruhu kabzedilmemiştir. Bundan dolayı ikinci defada onu tercihte
serbest bırakınca boyun eğip, itaat etmiştir:
Görüşler arasında doğruya en yakın olanın bu olduğu söylenmiş
olmakla birlikte bu görüşün doğruluğu da tartışılabilir. Çünkü sorunun esasına
dönülerek tekrar şöyle denilebilir: Ölüm meleği ne diye Allah'ın Nebiinin
ruhunu kabzetmeye kalkıştı ve bu husustaki şartı (yani Nebilere has bir özellik
olan muhayyer bırakma şartını) yerine getirmedi? O zaman buna da tekrar: Bu,
imtihan olmak üzere meydana gelmiştir, denilir.
Hadisten anlaşıldığına göre melek insan suretinde görünebilir.
Bu husus pek çok hadiste zikredilmiş bir konudur.
Yine hadisten anlaşıldığına göre Arz-ı Mukaddes'te defnedilmenin
bir fazileti vardır.
"Bunun üzerine Müslüman elini kaldırdı ve yahudiye bir
tokat indirdi." Yani yahudinin: "Musa'yı alemlere üstün kılana yemin
olsun" dediğini işitince bu işi yaptı. Onun bu hareketi yapmasının sebebi,
"alemler" lafzının genel ve kapsamlı oluşundan anladı ğı manadır.
Bunun kapsamına Muhammed sallall€ıhu aleyhi ve sellem de girmektedir. Oysa
müslümanın kanaatine göre Muhammed daha faziletlidir. Bu husus Ebu Said yoluyla
rivayet edilen hadiste açıklanmış bulunmaktadır. Buna göre tokat vuran
Müslüman, bu sözlerini söyleyen yahudiye şöyle demişti:
Ey murdar, Muhammed'den de mi üstündür?"
İşte bu, onun yahudiye, kendisine göre yalan söylediğine karşılık
bir ceza olmak üzere tokat vurmuş olduğunu göstermektedir.
"Yahudi ona kendisi ile müslümanın arasında olanları haber
verdi." İbnu'lFadl'ın rivayetinde şöyle denmektedir: "(Yahudi) dedi
ki: Ey Ebu'l-Kasım ben zimmeti ve ahdi olan birisiyim. Ne diye filan kişi
yüzüme tokat vuruyor? Allah !\esulü (müslümana): Sen ne diye onun yüzüne tokat
vurdun, diye sordu; -de;,,'ip, hadisin geri kalan bölümünü zikretti ... - Nebi
sallall€ıhu aleyhi ve sellem öyle ":Jir öfkelendi ki öfkenin etkisi
yüzünde görüldü."
"Bir de ne göreceğim, Musa Arş'ın bir tarafını
yakalamış." Yani Arş'ın bir :arafını kuwetle yakalamış, sımsıkı sarılmış.
Ek Bir Bilgi
İbn Hazm'ın iddia ettiğine göre kıyamet gününde dört Nefha
olacaktır: Birincisi ölüm nefhasıdlL Yeryüzünde hayatta kalmış olan herkes bu
Nefha ile ölecektir.
İkinci nefha ise diriltme nefhasıdır. Ölmüş olan her bir şey o
nefha ile ayağa kalkacak, kabirlerden çıkarılacak ve hesap için bir araya
getirileceklerdiL
Üçüncü nefha ise korku ve baygın düşme nefhasıdlL Bu nefhadan
herkes baygın düşmüşçesine ayılacaktır, fakat bundan dolayı da kimse
ölmeyecektir.
Dördüncüsü ise bu baygınlıktan ayılma nefhası olacaktır.
Onun açıkladığı şekilde iki nefhanın dört nefha oluşu
açıklanabilir bir şey değildir. Aksine ortada sadece iki nefha vardiL Bu iki
nefhadan her birisinde birtakım farklılıklar ortaya çıkacak olması, bu
nefhaları işitecek olanlara göredir. Birinci nefhada hayatta olan herkes o
nefha dolayısıyla ölecek, ancak Allah'ın istisna ettiği kimselerden olup,
ölmeyecek kimseler ise baygın düşeceklerdiL
İkinci nefhada ise daha önce ölmüş olanlar yaşayacak ve baygın
düşmüş olanlar da ayılacaklardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Nebi sallallShu aleyhi ve sellem'in Nebiler arasında birinin diğerinden
üstün olduğu iddiasında bulunmayı yasaklaması hususunda ilim adamları şu
açıklamalarda bulunmuşlardır: Böyle bir şeyin söylenmesinin yasak oluşu, delile
dayalı olarak değil de sırf kendi görüşüyle böyle bir iddiada bulunmakla
ilgilidir. Yahut da bunu fazileti daha az olduğu söylenen nebinin değerini
azaltma sonucunu verecek şekilde söylemekle ya da böyle bir iddianın,
anlaşmazlık ve düşmanlıklara götürmesi haliyle ilgilidir.
Yahut, daha az üstün olduğu söylenen kimsenin, üstün olduğu
hiçbir tarafını bırakmayacak şekilde, bütün üstünlük türlerini kapsayacak
şekilde üstünlük iddialarında bulunmayınız, maksadıyla söylenmiş olabilir.
Mesela, imam müezzinden faziletlidir (üstündür), diyecek olursa bu, müezzinin
ezana göre de faziletinin eksik olmasını gerektirmez.
Bir diğer açıklamaya göre üstünlük iddialarının yasaklanış
sebebi, bizatihi Nübuwetin kendisi ile alakalıdır. Nitekim yüce Allah:
"Resullerinden hiçbirini diğerine üstün tutmayız. "[Bakara, 285] diye
buyurmaktadır. Bununla birlikte bazı kimselerjn diğer bazılarından üstün
olduğunun söylenmesi yasaklanmamıştlL Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
"İşte biz o Resullerin bazısını bazısına üstün kıldık. "[Bakara, 253]
diye buyurmaktadır.
el-Halim! der ki: Birinin diğerinden hayırlı olduğunu ileri
sürmeyi yasaklayan buyruklar ya kitap ehli ile tartışma hakkındadır ya da
hayırlı olduğu ileri sürülerek bazı Nebilerin diğerlerinden üstün olduğunu
söylemek manasınadır. Çünkü hayırlı oluş iddiası eğer iki ayrı din mensubu
arasında ortaya çıkacak olursa onlardan birinin diğerini küçümseyecek noktaya
varmayacağından emin olunamaz. Bu ise küfre kadar götürür. Şayet hayırlı oluş
iddiası üstünlüğün ortaya konulması amacıyla faziletler arasında bir
karşılaştırmaya dayanıyor ise bu, yasağın kapsamına girmez.
(Babın sonundaki) hadisten Musa ümmetinin, Muhammed Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ümmetinden sonra en çok ümmet olduğu anlaşılmaktadır.